13 Şubat 2010 Cumartesi

Bir çocuğun gözünden Türkiye'de motosiklet sürücüsü olmak...

10 Eylül 2007, istanbul
Aylardır forum da gün geçmiyorki bir kaza haberi olmasın... Kimileri tanıdığımız, canımız ciğerimiz dediğimiz

insanlar, kimileri bu sanal ortamda mesajlarından tanıyıp sevdiğimiz, saydığımız motosikletciler.... Kimi zamanda bir gazete köşesinde haber olmuş bir kaza aktarılıyor, kimsenin adını bilmediği, tanımadığı...

Her kaza sonrasında aynı hikaye yaşanıyor Rahmet dilemeler, yeter artık bitsin demeler, "dörttekere" edilen lanetler... Bitiyor mu? Elbette biliyoruz ki bitmiyor, bitmeyecek...


Daha önce bir yazımda yazmıştım... Bitmemesinin kaynağı da eğitimsizlik... Cumhuriyet'in ilk yılları hariç hiç bir iktidar halkın bilinçlenmesini, iyi eğitim almasını istememiştir... Cahil bir kitleyi yönetmek varken kim karşısında her dediğini, her yaptığını sorgulayan, yorum yapan fikir geliştiren bir halk ister ki... O yüzden değinmek istediğim bu değil... Bunu kanayan yara bizimle birlikte devam edecek gidecek umut torunlarımıza artık....

Yeri gelmişken şuna da değineyim "Dörtteker", "dörtteker" deyip duruluyor... Arkadaşlar söyler misiniz o dört veya çokteker araçlar sabahları garajdan kendileri mi çıkıyor? Benzinliğe gidip "fulle" mi diyor? Sonra yollara dökülüp ikiteker avına mı çıkıyor? O araçları kullananlar biz motosiklet kullanıcılarının bir şekilde arkadaşı, ahbabı, annesi, babası, eşi, kardeşi, çocuğu değil mi? Sizleri bilmem ama ben motosiklet üzerinde doğmadım. 250-300 bin km'lik otomobil tecrübem var ama motosiklet tecrübem daha 2 yılda yaklaşık yarısı şehirlerarası yol olmak üzere 32 bin kusur km... Bu sitedeki bir çok insana göre çocuk sayılırım motosiklet konusunda...

Bunları neden yazıyorum...

http://www.motordelisi.com/ftopict-53708-.html

Biraz da bu başlık etken oldu... Ben çocuğun gözünden trafikte motosiklet kullanıcısı nasıl olmalı yazmak istedim başlığı okuyunca...

Öncelikli bu sitede herkesin kabul edeceği bir şey diyeyim: motosiklet kullanıyorsak biz otoban üzerindeki en zayıf sürücüyüz. (otoban-yaya ve bisikletli giremez)

Ardından kendi görüşümü yazayım bunu ister kabul edersiniz ister etmezsiniz: bana göre Türkiye'de Trafik kuralları az çok vardır ama uygulaması yoktur. Bırakın sürücüleri yerine göre trafik polisleri bile bazı kuralları bilmez... Kısacası bana göre Türkiye'de trafik biraz gücü yetene göre çalışır. O yüzden Türkiye'de kaza istatistiklerine bakarsanız "Yol hatası" diye bir kusur göremezsiniz. Çünkü kimsenin Karayollarına gücü yetmez. Zamanında bir iki avukat bu konuda karayollarını mahkemeye vermiştir ama sonuç nafiledir.

Sonra otobandaki güçlüler gelir... Şimdi sorarım size otobanda gidiyorsunuz adamın biri sizi sıkıştırdı... Kızdınız el kol işaretleri hatta "aynasını indirme" - sağolsunlar bazı büyüklerimiz bunu bir övünç kaynağı olarak görüp anlatırlar bol bol biz çocuklarında canı çeker, çocukluk ya işte- peki bu adam size bir tampon dokundursa hafifçe kim bu işten zararlı çıkar? Race'cilerin hemen "tabi yakalayabilirse dediklerini" duyar gibiyim... Geldik gene aynı konuya gücü gücü yetene işte...

Bu ülkede arkadan selektör yaptı diye tabanca çekilip adam vurulmuştur...

Uzatmayayım dağıldı da biraz -günün yorgunluğu- Haklı olabiliriz... Ama haklılığımızı arayacak kadar güçlü değiliz motosiklet üzerinde... O yüzden bu ülkede motosiklet kullanmak istiyorsak nacizane görüşüm "yol benim hakkım" deyip körlemesine dalmayın bir yerlere... Yavaşlamaktan, yol vermekten, sakin motosiklet kullanmaktan kimseye bir zarar gelmez. Bir de kişisel görüşümdür akan bir trafikte akış hızının üzerinde seyir etmek (çok az da olsa) kesinlikle bu ülkede daha güvenli...

Hiç yorum yok: