13 Şubat 2010 Cumartesi

Birileri motora binmemi istemiyor galiba.

"Motor bir konsantrasyon işidir. Bazen istemezsin. Kimi akşam anahtarı kontağa sokup geri çıkardığım ve eve taksi ile gittiğim olmuştur." - Sarper Hoca BMW Riders


Ne zaman hava değişimi olsa başım ağrır. Özellikle böyle yağmur öncesi havalarda. Kiminin romatizması tutar ya benimde baş ağrım dayanılmaz olur bu günlerde. İki gündür sabah akşam ağrı kesici alıyordum bu yüzden. Birde akşam baya geç bir saaate kalınca işyerinden eve Motorla dönmeyi istemedi canım.


Yarım saat sonra alışverişimi yapmış evimin önündeyim. Arabayı parkettim. Ama inmedim. İnemedim. O an aklıma gelen şey iyice sıkmış canımı. Yandan askılı çantama bakmaya çekiniyorum. Baktım tabi çaresiz ve yüzyüze geldim korkumla. Ev anahtarımı Motosiklet çantamda şirkette unuttuğum gerceği ile park yerinde karşılaşmak hoş olmuyor.


Çaresiz dönüş yoluna koyuldum. Gerçi bir an yan komşunun balkonundan geçmek düşüncesi de geçmedi değil aklımdan ama.




TEM trafiğini görünce kendimi Hekimbaşı tepelerine vurdum. Bir yandan da diyorum kendi kendime iki tekerle gelmedin bak neler oldu. neyse bu sefer arabayı bırakırsın ikitekerle dönersin artık. Sabahda ilk, sıkı yağmur deneyimi edinirsin işte. Ya tamam bir de şu yıldırım işi olmasa... Her tarafın sentetik o rüzgarda iyi statik elektirik de yüklenirsin. Hımmm bunu bir sormak lazım.


Böyle böyle Ümraniye Vega'nın oradan tekrar TEM'e çıkıyorum sonra kayışdağı kavşağından ayrılıyorum tekrar. İlk ışıklar kırmızı. Işıklarda bir motor çarpıyor gözüme, artçısı var. Plakasına bakıyorum. Bu da benim takıntım sanırım. Trafikte giderken bazen oyun bile oynarım. Plaka oku baş harflerinden cumle türet. HBR-> "Hadi bakalım reklamlar" gibi seçme saçma sözler. Özellikle hızlı giderken iyi olabiliyor)) ama alışkın olmayana tavsiye etmem.


Yeşil yanınca gazlıyorum. Ataşehir ışıklarıda yeşil. Ve virajlarını sevdiğim ufak bölüm burayı hep hızlı alırım. Motor'da gazlamış. Tam BP'nin oradaki göbekte yetişip geçme durumuna geleceğim. İki kişiler motor üzerinde. İlerde kırmızı yanıyor. Motor üstündekiler siyahlar giyinmiş belli olmuyorlar. Ama motor baya bir belli oluyor Turuncu. Yandan iyice görünüyor. Ne oluyor layn yandan. ben daha yanına gelmedim ki. O anda köklüyorum freni. Lastiklerin cayırtısını duyan ve sanırım farları gören motor sürücüsü de sola dönmekten son anda sıyırıyor. Bir an yanyana duruyoruz. Sonra sağ şeride geçiyor bende arkasında. Kaçacak mı acaba diyorum biraz gidip duruyor. Bende arkasında. iki çift laf etmek istiyorum. Frene asılıp sürücü ve artcısına baktığım anda dördüklerim geliyor gözümün önüne.


Sürücü ve artçısı kasksız. Üzerlerinde siyah giysi var ama o an korumalı olup olmadıklarını ayırtedemiyorum. Ve aniden sola kırıp önüme çıktığı anda sol eli kulağına yakın alinde bir şey var "Cep telefonu!!!!!!"


Arabadan bu kafamda bu görüntü ile iniyorum
- Ne diyeyim ben şimdi sana.
- Bir şey yok di mi
- Kask yok, işaret yok bir de üstüne üstlük cep telefonu ile konuşuyorsun. Ne diyeyim


Biraz sohbet ediyoruz. Bana kaldırıma da çıkabilirdin gibi bir şey söylüyor. Hiç aklıma direksiyonu kırıp takla atmaya varacak bir hereketin icine girmek gelmedi açıkcası. Sol taraf egimli kaldirim.


- Sitelere takılıyor musun sen?
- Ya bırak abi ya.. şimdi rezil edersin beni.
- Edecem tabiii Hangisine takılıyorsun.


biraz direnip işaret ediyor sonra bakıyorum ön camda Motor Delisi)))
Nicki'de yazıyor...


- Sen takılıyor musun
- Evet Ante ben
- Pazar günü geldin mi geziye
- evet
- eee ben seni görmedim
- Çok kalabalıktı


neyse ayrılıyoruz sonra. Şirketten anahtarları alıyorum. Hava durumuna bakıyorum biraz. Sonra son yaşananlar ve yorgunluk iyice çöküyor. Daha çabuk gitmek istediğim için Araba ile dönüyorum. Yoksa bu yazi biraz daha mizahi bir araba ile git gel ve ikitekerle dön yazısı olacaktı ama. Bu kadar oldu işte. Aklıma neler gelmedi neler frene biraz geç asılsam DD abim atılırdı oradan Honda Civic!!!!!! diye :P Daha dün muhabbeti geçmişken.


Neyse. Şimdilik bu kadar. Paylaşayım dedim.

Hiç yorum yok: